Sondan başa gideceğim, ilk önce hikayemiz.
Biz, @TurkcaparBariatrics MUTFAK ekibi olarak, tüp mide ameliyatı geçirmiş hastaların küçülen midelerine alabilecekleri az miktarda yiyeceği, bir öğünlerini eşsiz bir deneyime dönüştürme sevdasıyla yola çıktık ve bu siteyi kurduk.
Gurme bir restoranda büyük beyaz bir tabağın ortasında duran küçük ama enfes görünüm ve tattaki yemeği düşündüm şahsen hep. O bağlam içinde tıka basa doymayı beklemezsiniz hiç. Yemeğin görüntüsü, üzerindeki detay, çaba sizi içine alır. O tatmin sizi tok tutabilir bile, ya da en azından aç hissetmezsiniz. Bir araştırmada okumuştum, insanlar sadece çok sarhoş olduklarında ne yediklerinin farkında olmayabiliyormuş, diyetine sadık olan biri kendini tıka basa karbonhidrat yerken bulabiliyormuş, vejetaryenlerin %20’ye yakını et yiyormuş. Bir şekilde yemeğin aurasından, bağlamından kopuyorsunuz yani sarhoşsanız.
Aslında insanlar genel olarak iyi beslenmeyi biliyorlar, geçmiş yıllara göre çok daha bilinçliler. Un, şeker, tuz kullanmamaya gayret ediyorlar, karbonhidrat almamaya dikkat ediyorlar, bir çok yemek sitesinin “sağlıklı yemekler” diye başlıkları var.
Ama eksik olan 2 şey var: 1. yemeklerin protein miktarının önemi, 2. porsiyonlar. İnsanlar genelde bu iki konuya çok kafa yormadıkları ya da bilmedikleri için kilo alıyorlar. Yedikleri malzemenin taze, doğal olmasına dikkat ediyorlar ama tabaklarına koydukları yemek miktarına ya da protein miktarına o kadar önem vermiyorlar. Sadece taze ve doğal olduğu için istedikleri kadar yiyebileceklerini düşünüyorlar.
Vee adına ilk başta bariatrik desek de hastalar için önemli olan porsiyon miktarının ve protein değerinin, sağlıklı beslenmek isteyen her insan için uygun olduğunu ve öncelikli olması gerektiğini söyleyebilirim.
O yüzden diyetisyenlerimiz İpek ve Dilara, yemeklerin porsiyonlarını ve protein miktarlarını titizlikle hesaplıyorlar ve tarifin en başına bu bilgiyi koyuyoruz. Bariatrik ameliyat geçirmiş olmanız şart değil, sağlıklı beslenmek ve sağlıklı bir hayat şekline geçmek istiyorsanız, sitemizdeki porsiyonlara sadık kalmalı ve belirttiğimiz protein miktarlarına bakarak tercihinizi yapmalısınız. Buradan proteinin önemi üzerine olan yazımızı okuyabilirsiniz.
Peki bu tarifleri nasıl hazırlıyoruz?
Diyetisyenlerimiz ilk önce kağıt üzerinde hazırlıyorlar her şeyi. Bazen sıradan bir tarifi alıyorlar “acaba bunu daha çok proteinli hale nasıl getiririz?” e kafa yoruyorlar. (Ör: Çorbanın içine terbiye niyetine bolca yoğurt koyuyorlar, hem kıvam sağlıyor hem de protein miktarını arttırıyor). Sonra tarifi evde deniyoruz, daha yemeden fotoğrafını çekiyoruz. Sonra yiyoruz, beğenirsek listeye alıyoruz. Yukarıda tarif ettiğim o eşsiz deneyimi biz ekip olarak, bazen eve davet ettiğimiz arkadaşlarımız da hissediyorsa tarif onayı alıyor.
Fakat ilk defa Chia’lı pudingde böyle olmadı, enfes bir resmi oldu ama kimse beğenmedi, ne tadını ne kıvamını. Sonra akşam ekip olarak whatsapp’ten konuşurken yavaş yavaş dökülmeye başladı insanlar, “chia seven var mı acaba?”, “kullanmamız şart mı?”, “diyetisyenler niye öneriyorlar?”. Enfes Şair Halil Cibran’ın “Abartı kendini kaybetmiş hakikattır” sözündeki gibi chia’nın fazla abartılmış olduğuna, gıda sektörünün insanları hakikatten kopardığına karar verdik ve bu konuda bir blog yazısı yazmaya karar verdik.
Lost in La Mancha filmini bilir misiniz? Yönetmen Don Kişot filmi çekmek istiyor, çekimler sırasında bir sürü terslik başına geliyor, en sonunda parası bitiyor ve film yarım kalıyor. Geriye kalan görüntülerden “Don Kişot’u nasıl çekemedim” dercesine bir belgesel yapıyor, oldukça esprili 🙂 (çok güzel filmdir, merak edip izlemek isterseniz, fragmanı burda)
Lost in La Mancha filminden ilham alarak, biz de nasıl Chia Puding yapamadık, fotoğrafını çektik ama bir şeye benzemedi diye bir tarif yazısı yazmaya karar verdik. Diyetisyenimiz İpek de Chia ile ilgili bir yazı kaleme aldı aşağıda, okumaya devam ederseniz ve hatta yine de ben kendim deneyip görmek istiyorum derseniz, en aşağıda tarifi de var.
Sevgiler,
Berk Özler (Kreatif Yönetmen)
Aslında Aztekler ve Mayaların milattan önce 1500 yılından beri kullandıkları bu besin yeni bir buluş değil, sadece bizim beslenmemize yakın zamanda girdi. Birçok sağlıklı beslenme sayfasında ve diyetisyenlerin sosyal medya hesaplarıda chia tohumlu tarifler üretilmeye başlandı. Bu gibi popüler ürünlere bel bağlamaya çok yatkınız. Söz konusu kilo vermek olduğu zaman birçoğumuz için akan sular duruyor. Daha önce denemediğimiz birşeyi ya da ismi “havalı” görünen şeyleri denemek istiyoruz. İşin aslı biz de diyetisyenler olarak sıklıkla bunları öneriyoruz, çoğunlukla tatlıların ve pudinglerin içinde.
Peki dürüst olarak söyleyebilir misiniz, kim gerçekten chia tohumunu çok lezzetli buluyor ve kıvamına bayılıyor?
Trend ürünlerin kullanıldığı tarifleri gerçekleştirirken damak tadınız popülariteye kurban gidiyor olabilir mi, hiç düşündünüz mü? Sağlıklı olarak nitelendirdiğimiz tarifler illa farklı içeriklere sahip olup nispeten daha yüksek maliyetli ürünlerden mi yapılmalıdır? Tüm bu ürünler aslında pazarlama harikası olabilir mi? Unutmayın gıda endüstrisi ve pazarlamacılar öncelikle kendi çıkarlarını ön planda tutar, bu noktada neyin doğru neyin yanlış olduğunu sorgulamak tüketicilere, halkı doğru şekilde bilgilendirmek de biz sağlık profesyonellerine düşer. Velhasıl kelam, sağlıklı bir tatlı yapmak icin chia tohumu kullanmak mecburiyetinde degilsiniz, hele ki tadı hoşunuza gitmiyorsa hiç zorunda değilsiniz. Üstelik chia tatsız bir tahıl olduğu için onu tatlandırma amacı ile kattığınız birçok ürün kalorisini fazlaca arttırıyor olabilir. Yıllardır beslenmemizin içinde olan ve bu topraklara özgü incir uyutması (tarifi sitemizde var, buradan ulaşabilirsiniz) belki çok daha fazla hoşunuza gidecektir. Sağlığı ve sağlıklı gıdayı çok uzaklarda aramayın, popülariteye kurban giderek sevmediğiniz tatları tüketmek zorunda kalmayın. Sağlık ve lezzet aslında sandığınızdan daha yakın olabilir, Güney Amerika’ya kadar gitmeye gerek yok.
Sağlık ve sevgiyle kalın.
İpek Saroğlu (Diyetisyen Ekip Lideri)